Mevsimler devşirmek için
çiçekli dal uçlarından
daha yeni koyulmuştuk yola
kol kola çıkılmıştı
dondurucu kar altından
gövdesinde can suyuyduk
her bir fidanın
Yankılanan bizim sesimizdi
dağ, bayır, yol, fabrika, direniş
ve dostların yüzü
sabahları “günaydın” gibi
Ellerimiz değil
beynimizdi tutan
her işin ucundan
ve yollar boyu ayak sesleri
kalp atışlarımız
yıldız çalıyorduk gecelerden
taçlandırmak için sabahı
ki her doğan güneş
akmasıydı dağlardan
mavi bir şelalenin
susuzluğumuzun çölüne
Düşmek de var bu yolda elbet
bir suç gibi biliyorduk bunu
ve gizliyorduk birbirimizden
dokunamadan parmakları yaza
tökezleyip düştü bahar
çiçek dala küstü
dal yaprağa bir gün
mevsimsiz yağdı kar
donuverdi birden
körpe tomurcuklar
Ne cennet-cehennem
bizim için artık
ne de kıyamet
her tomurcuktan derleyip
bir çelenk gönderdik sonsuzluğa
ölümsüzlüğün adı
şimdi AHMET…