Necip Fazıl, bir gün bir konferans verirken Cezayirli bir öğrenci kalkar ve Fransızca olarak üstada:
-Neden Osmanlı yıllarca bizi sömürdü? der.
Üstat, hiç durmadan cevabı tokat gibi yapıştırır:
-Eğer Osmanlı sizi sömürmüş olsaydı bugün bu soruyu bana Fransızca soramazdın, der.
***
Mahkemede hâkim, Necip Fazıl’a:
-Bak, seni bundan böyle huzurumda bir daha görmeyeceğim, tamam mı? der.
Necip Fazıl sorar:
-Hâkim Bey, yoksa istifa mı ediyorsun?
***
Necip Fazıl, konferans verirken salonda bulunanlardan birisi kürsüye salatalık fırlatır. Salatalığı eline alan Necip Fazıl, salondakilere dönerek:
-Birisi kimliğini göndermiş, kiminse gelsin alsın, der.
***
Necip Fazıl’a bir öğrenci gelir ve der ki:
-Hocam, bugün bir rüya gördüm. Bütün bitkiler Allah’a secde ediyordu, bir tek tütün etmiyordu.
Üstat, cevabı hemen yapıştırır:
-Getirin o kâfiri yakalım.
***
Necip Fazıl’a sahilde rastlayan bir hayranı:
-Üstat, senin bütün mücadelelerin güzel, hizmetlerin eşsiz ama şu tarafın olmasa, diye onu tenkit eder.
Bunun üzerine Necip Fazıl:
-Şu Boğaz’dan geçen lüks gemiyi görüyor musun? Bak, ne kadar lüks ve konforlu değil mi? İşte böylesine lüks geminin tuvaleti de var.
***
Öğrencinin biri:
-Üstat, Allah, deveyi iğnenin deliğinden geçirebilir mi, diye sorar.
Necip Fazıl, şöyle cevap verir:
-Geçirir evladım. Ne iğneyi büyütür ne deveyi küçültür, koca dünyayı senin gözbebeklerine sığdırdığı gibi geçirir, der.
***
Necip Fazıl, bir gün mahkemede hâkime karşı yüksek sesle:
-Bu salondakilerin % 50’si eşektir, der.
Buna bozulan hâkim:
-Çabuk, sözünü geri al, der.
Üstat bu, lafın altında kalır mı?
Sözümü geri alıyorum, bu salondakilerin % 50’si eşek değildir, der.